Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 2. İletişim Şurası Hazırlık Çalıştayı'nda bir konuşma gerçekleştirdi.

İletişim Başkanı Altun'un konuşmasından satır başları şu şekilde:

"Kitleler arasında, toplumlar arasında, gerçekle yanılsama arasındaki çizgi, hakikatle yalan arasındaki çizgi belirsizleşiyor. Bu aradaki sınır kaybı oluyor.

İçinde olduğumuz küresel medya düzeni ne yazık ki hakikat krizini derinleştiren başka bir unsurdur. Küresel medya kartelleri, haber, reklam ve eğlence içeriklerini, uluslararası alandaki adaletsizliği ve sömürü düzenini tahkim edecek şekilde yeniden üretiyorlar.

Bu karteller sehven değil, kasten küresel alandaki zulümleri meşrulaştırmaya, onları görünmez kılmaya çalışıyorlar.

Gazze’deki soykırımı tüm dünyaya aktarmak için hakikat nöbeti tutan gazetecileri, Filistin’in masum çocuklarını, kadınlarını, insanlarını katleden İsrail hükümetini kasten, bile isteye masum ve suçsuz göstermeye çalışıyorlar. Karışımızda kasti bir vicdansızlık ve gayriahlaki bir tavır var.

Uluslararası siyaset alanında da farklı bir görünümle karşılaşmıyoruz. Haklının değil, güçlünün yanında duran bir küresel sistemle karşı karşıyayız.

2024 yılını geride bırakıp 2025 yılına girdiğimiz şu günlerde uluslararası sistemin çözüm üretemediği, karşısında biçare kaldığı birçok krize şahitlik ediyoruz. 2024 ne yazık ki dünyanın birçok yerinde zulümlerin, katliamların, hak ihlallerinin, mağduriyetlerin ve adaletsizliklerin yaşandığı, dünyanın sözde 3 merkezli devletlerinin, barış ve adaleti sağlamada görevli uluslararası teşkilatların bütün bu yaşananlara karşı sessiz ve aciz kaldığı bir yıl olarak tarihe geçti.

Özellikle Suriye’de yaşanan ihtilafta, Rusya-Ukrayna savaşında, Filistin katliamında uluslararası kuruluşların nasıl etkisiz kaldığını hep birlikte gördük.

Dünyanın bu ahvali içerisinde ülkemizin durduğu yer ve herkes için adalet şiarıyla verdiğimiz mücadele çok daha büyük bir anlam kazanıyor.

Küresel yönetişim mekanizmalarının iflas bayrağını çektiği böyle bir ortamda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğiyle Türkiye’nin üstlendiği yapıcı rol ve bölge devletlerinin istikrar arayışına sunduğu katkı uluslararası camiada da karşılık buluyor. Suriye’de yaşanan son gelişmeler, Türkiye’nin dış politikasıyla tarihin doğru tarafında yer aldığını bir kere daha göstermiştir.

Ülkemizin tüm insanlık için sarf ettiği bu adalet gayretinde ve milletimizin bekası için yedi düvele verdiği onurlu mücadelesinde bizde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak var gücümüzle çalışıyoruz.

Kuruluşunuzun ilk gününden itibaren iletişimi bir disiplin olarak kurumsallaştırma gayretinde olduk. Bunun için kamu kurumlarımız, üniversitelerimiz, özel sektörümüz, tüm paydaşlarımız ve vatandaşlarımızın da dahil olduğu bir iletişim ekosistemi oluşturmaya gayret sarf ettik.

 Bu ekosistemi; sosyal medya, dezenformasyonla mücadele, algı yönetimi, kriz iletişimi, haber çevirisi, finans ve ekonomi muhabirliği gibi spesifik disiplinlerde paydaşlarımızın ihtiyaçlarına göre düzenlediğimiz 100’ün üzerinde eğitimle destekledik. İnşa ettiğimiz sistem bugün ortak dil ve söylem birliği temelinde, ülkemizin tez ve iddialarının güçlü bir şekilde anlatılmasına çok büyük katkılar sunuyor.

İletişim Başkanlığı olarak çalışmalarımızı yoğunlaştırdığımız bir diğer konu da millet, devlet ilişkisi ve etkileşimidir. Dünyanın en büyük ölçekli iletişim platformu olan CİMER’i biz cevapsız soru ve karşılanmamış talep kalmayacak şiarıyla yönetiyoruz.

Sadece 2024 yılı içinde milletimizden gelen 4 milyon 590 bin başvuru tüm kurumlarımızın desteğiyle titizlikle sonuçlandırılmıştır. CİMER elbette en önemli halkla ilişkiler faaliyetimiz olsa da bu bağlamda tek faaliyetimiz de değildir."